Image
12 Ağustos, 2024

Seher Yeli / Bad-ı Saba

Seher Yeli / Bad-ı Saba

Seher yeli, doğanın bize sunduğu en huzur verici anlardan birini temsil eder. Gecenin karanlığından sabahın ilk ışıklarına geçiş anında hissedilen bu tatlı esinti, ruhu okşar ve huzur getirir. Seher yeli, sadece bir doğa olayı olmanın ötesinde, edebiyatımızda ve kültürümüzde derin anlamlar taşır.


Seher yeli, bâd-ı sabâ olarak da anılır ve hem ilahi hem de beşeri aşkı ifade eder. Tasavvuf şiirlerinde Tanrı ile insan arasındaki iletişimi simgelerken, divan ve halk şiirinde sevgiliden âşığa haber taşıyan bir rüzgâr olarak olarak tasvir edilir. Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi önemli şahsiyetlerin inşa ettiği bu şiir geleneği, günümüzde de devam etmektedir.


Seher vakti, tasavvuf şiirinde önemli bir zaman dilimidir. Bu vakitte esen rüzgâr, ilahi sevgiliden haber getirir. İslam kültüründe seher vakti, ibadet ve duaların kabul olduğu, manevi açıdan en değerli zamanlardan biri olarak kabul edilir. Müslümanlar, seher vaktinde kalkıp namaz kılar ve dualar eder, bu vakti Allah’a yakınlaşmak için bir fırsat olarak değerlendirirler.


Seher yeli, Türk edebiyatında ve halk kültüründe aşk, umut ve yenilenmenin sembolü olarak sıkça kullanılır. Divan edebiyatında sevgilinin sabah ziyaretini, aşkın tazelenmesini ve ruhun arınmasını simgeler. Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet gibi Alevi-Bektaşi şairleri de bu motifi şiirlerinde işlemişlerdir. Halk şiirlerinde ve türkülerinde ise seher yeli, sevdanın habercisi olarak görülür.


Bâd-ı sabâ yani seher yeli tasavvufi şiirlerde, ilahi sevgiliden haber taşıyan ve dünyevi ile uhrevi âlemler arasında dolaşan bir seyyah olarak tasvir edilir. Baharın ve yeni başlangıçların müjdecisi olarak kabul edilir.


Seher yeli, hayatın bize sunduğu eşsiz anlardan biridir. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak yenilenme ve huzur sağlar. Kültürel, edebi ve dini anlamlarıyla zengin olan seher yeli, yaşamımıza dokunur. Gecenin karanlığından sabahın aydınlığına geçerken hissedilen bu esinti, doğanın ve ruhun uyanışını simgeler.